İlk yıllar
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Sosyalist gruplar olmasına rağmen bunlar geniş kitle örgütlerine dönüşememişlerdi. Bu gruplar genelde küçük ve sosyalist düşüncenin taşıyıcıları oldular. Özellikle Selanik ve İstanbul merkezli idiler. Bir kısmı kurulacak olan TKP'ye katılmıştır. Özellikle de Şefik Hüsnü'nün liderlik ettiği Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası(TİÇSF) bunlardan biridir. İttihat ve Terakki Hükümeti'ne muhalefetten Sinop'a sürgün edilen Mustafa Suphi buradan Çarlık Rusyası'na geçti ve burada Ruslara esir düştü. Esirliği sırasında tanıştığı mahkum devrimcilerin ve Ekim Devrimi'nden sonra Bolşevizm'in etkisi ile 1918 yılında Sosyalist Müslüman Doğu Halklar Kurulatayının ardından sürgündeki askerler ve Türkiye'deki gruplarla beraber 10 Eylül 1920 yılında Bakü'de yapılan kongre ile TKP (TKF) kuruldu. Musta Suphi ve arkadaşları Anadolu'da gerçekleşen Kurtuluş Savaşı'na destek vermek için önce Mustafa Kemal ile irtibat sağlamışlardır. Mustafa Kemal'in daveti ile Ankara'ya gelmek için yola çıkmışlardır. TKP'nin Azerbaycan'da oluşturulmuş bir grup silahlı birliği de Kurtuluş Savaşı'nı desteklemek için gönderdiği söylense de kesin bilgileri bulunmamaktadır.TKP üyelerinin yurda girmeleri ile protestolar gerçekleşmiştir. Kimi kaynaklarda bu protestoların 9. Kolordu (?) Komutanı Kâzım Karabekir tarafından tertiplendiği iddia edilmektedir. Kars ve Erzurum'dan sonra Kazım Karabekir'in yönlendirmesi ile Trabzona geçmişlerdir. Mustafa Suphilerin amacı buradan gemi ile Samsun'a geçip Ankara'ya ulaşmaktadır. Ama Kazım Karabekir'in ise Rusya'ya geri göndermeyi istediği iddia edilmektedir. Gemi Karadeniz'e açıldıktan sonra Trabzon kabadayılarından Yahya Kahya ve adamları gemiye arkadan yetişip Mustafa Suphi ve arkadaşlarını öldürmüşlerdir. Bu cinayette genel kanı planlayanın Kazım Karabekir olduğudur. Bir diğer iddia ise Kazım Karabekir'in Mustafa Kemal'den olur almadan bu işe girişmeyeceğidir. Gizli yazışmalar/telgraflar ancak bunu kanıtlayabilir ki bunlar hala açıklanmamıştır. Bir süre sonra Yahya Kahya, Muhafız Alay Komutanı İsmail hakkı Tekçe tarafından öldürülmüştür.(Kaynak: Günaydın Gazetesi, 4Aralık 1977) "Topal Osman, bir başka yerde Mustafa Suphi ve arkadaşları, 28/29 Ocak 1921 gecesi, Kayıkçılar Kahyası olan Yahya ve adamları ile Faik Reis tarafından öldürülmesi olayında da ortaya çıkar. Türkiye'nin politik tarihine kara bir leke olarak geçen bu cinayetin arkasında da Topal Osman vardır. Bu cinayeti işleyenlere karşı tepkiler artınca Kahya Yahya, Sivas'ta kurulan göstermelik bir mahkemede 'yargılanır' ve 'delil' yetersizliğinden beraat eder. Kahya Trabzon'a döndüğünde üzerindeki psikolojik baskılar devam edince, suç ortaklarını tehdit etmeye başlar. Sağda solda 'Sanki bütün işlerde ben tek başına mı idim. Daha üstüme varırlarsa her şeyi olduğu gibi ortaya dökerim' demesi Kahya Yahya'nın arkasındaki güçleri rahatsız eder. Kahya'nın ortadan kaldırılmasına karar verilir. Ansızın Trabzon kışlasına yakın bir yerde Kahya Yahya, adamlarıyla birlikte pusuya düşürülür ve öldürülür." Mustafa Suphiler Kurtuluş Savaşı'na yardım edemeseler de Sovyet Rusya'nın (1924 e kadar böyle adlandırılmaktadır.) silah ve altın yardımını sağlamıştır. Daha sonra Türkiye'deki kadrolar Kemalizm'e karşı direkt bir tavır almasalarda bu cinayetlerden dolayı mesafeli durmuşlardır.
TKP’nin kurucusu Mustafa Suphi ve 14 yoldaşı Ocak 1921 yılında öldürüldü. Bu olay TKP’nin siyasi iktidara karşı illegal mücadelesinin de başlangıcını oluşturdu..[kaynak belirtilmeli] 1920’li ve 1930’lu yıllarda TKP illegal mücadeleyi devam ettirdi. 15 Ağustos 1922'de Hükümetin yasaklaması üzerine Ankara'da gizli olarak gerçekleştirilen 2. Kongre'de Genel Sekreterliğe Salih Hacıoğlu getirildi. Kongreden yaklaşık üç hafta sonra 12 Eylül 1922'de, Ankara Hükümeti o güne kadar yasal çalışma yürüten TKP'yi kapattı. Yasal çalışma olanağı ortadan kaldırılan TKP'nin üçüncü kongresi 31 Aralık 1924-1 Ocak 1925'de İstanbul Akaretler'de illegal olarak toplandı ve Şefik Hüsnü genel sekreterliğe getirildi. Kongreden sonra, Şeyh Said İsyanı'nı bahane eden Hükümet Takrir-i Sükun kanununu çıkartarak ülkedeki CHP harici tüm siyasi oluşumları kapattı..TBMM tutanaklarına bakıldığında bu zaten görülecektir. Çok geniş tutuklamalar ve yargılamalar yapıldı. 1925'de yapılan tutuklamaların yol açtığı dağınıklığı, kargaşayı durdurmak üzere, 1926 yılının mayıs ayında, Şefik Hüsnü'nün girişimiyle, Viyana'da bir parti konferansı yapıldı. Yeni bir faaliyet programının taslağı hazırlandı ve Vedat Nedim Tör genel sekreterliğe getirildi. Vedat Nedim Tör, Burjuvazi ve Kemalizm ile uzlaşarak ılımlı bir politika izledi. 1927 yılında Vedat Nedim Tör ve Şevket Süreyya Aydemir partiden ayrılarak Kemalist Kadro dergisini çıkardı. Ayrılışları parti kayıtlarına, parti arşivini emniyete teslim ettikleri gerekçesi ile ihanet olarak geçti. Parti işçi sınıfı içerisinde belli bir örgütlenme yakaladıysa da(tütün işçileri ve demiryolu işçileri), parti içi problemler daha güçlü bir etki yaratmasının önüne geçti. Komünist şair Nazım Hikmet partiye üye oldu ve partiye olduğu kadar Türkiye'deki Komünizm hareketine de önemli katkılarda bulundu.
Parti, 1940'ların başında yeniden örgütlendi. Reşat Fuat Baraner'in Teşkilat Sekreterliğinde II. Dünya Savaşı boyunca Faşizm karşıtı bir politika izledi. 1950'lere kadar Dr. Şefik Hüsnü denetiminde faaliyetlerine devam etti. 1951 tutuklamalarını ve Şefik Hüsnü'nün 1959 yılında hapis sonrası sürgüne gönderildiği Manisa’da ölmesini takiben, Yakup Demir, (Zeki Baştımar) ve bazı TKP kadroları 1960 yılında yurtdışına çıkarak partiyi yurtdışında yeniden örgütlediler.
1960’lar ve Yükselen Devrimci Hareket
1960’ların en önemli olaylarından biri bir sosyalist partinin, TİP’in, kuruluşu ve ülke genelinde yarattığı etkidir. 1960 ile 1970 arası, TKP’nin ülke içindeki kadroları TİP’i desteklediler. Milli Demokratik Devrim–Sosyalist Devrim tartışmalarının başlangıcı yine bu döneme denk düşer. Yakup Demir'in ölmesinin ardından İsmail Bilen'in TKP genel sekreteri olması ile birlikte ülke içinde örgütlenme faaliyetlerine hız veren TKP, marksist-leninist dünya görüşü doğrultusunda, bilimsel sosyalizmi esas alan bir politik çizgi izledi. İşçi sınıfı içinde örgütlenmeyi ana hedef olarak koyan TKP, SSCB ile de ideolojik ve politik bir yakınlık içindeydi.
1970’li yıllar boyunca parti, tarihinin en hızlı gelişme dönemlerinden birini yaşadı. TKP bu tarihlerde bir diriliş yaşayarak Türkiye'de önemli bir illegal siyasi güç haline dönüştü. Sendika, gençlik, memur, köylü, kooperatif ve kadın hareketi içinde kitleselleşti. 1 Mayıs işçi bayramının kitlesel olarak kutlanmasında, Devlet Güvenlik Mahkemeleri'ne karşı direnişte, aşırı sağcı teröre karşı kitlesel direnişlerin örgütlenmesinde, kapitalist sınıfa karşı güçlü grevler düzenlenmesinde, 1 Mayıs komiteleri ve can güvenliği komiteleri gibi yapıların yaratılmasında, 141. ve 142. maddelerin kaldırılması kampanyasında, barış hareketinin örgütlenmesinde, Marksizm-Leninizm propagandasında, sosyalist ülkeler ve ulusal kurtuluş hareketleriyle dayanışma kampanyalarının geliştirilmesinde TKP önemli görevler üstlendi. Basın-yayın, kültür ve sanat cephelerinde etkili çalışmalar yürüten TKP, aydınların işçi sınıfıyla bağlaşmasında önemli etkenlerden biri oldu.
1980’ler: Askeri darbe ve solun yeniden doğuşu
12 Eylül Darbesiyle birlikte sol ağır bir yara aldı. 12 Eylül döneminde TKP'nin yurtiçindeki kadroları tutuklandı. 1983'de TKP Genel Sekreterliği'ne Haydar Kutlu (Nabi Yağcı) getirildi. Ardından gelen yıllarda Sovyetler Birliği’nin tüm dünyadaki kendine bağlı sosyalist örgütleri likidasyona sürüklemesiyle eş zamanlı olarak Türkiye Sosyalist hareketi kendini toparlamakta güçlük çekti. Diğer taraftan, 7 Ekim 1987’de yapılan TKP'nin 6. Kongresi ve TİP'in 8. Kongresi'nde alınan kararlar gereğince, her iki partiden eşit sayıda delegenin katılımıyla aynı yılın Ekim ayında Türkiye Birleşik Komünist Partisi 1. Kongresi toplandı. Liderler Haydar Kutlu ve Nihat Sargın ise Türkiye'ye döndüklerinde tutuklandılar. Ardından Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin yıkılışıyla birlikte Türkiyedeki sosyalist hareketler ağır bir darbe daha aldılar.
TBKP girişimine muhalif kadrolar 1989 yılında partinin likide edildiği savıyla 10 Eylül (dergi)si'ni çıkarmaya başladılar. 10 sayılık yayınlarından sonra farklı grupların da birleşimiyle Ürün Sosyalist Dergi olarak yayınlarına devam etmektedirler.
1990’ların başında, TBKP’nin kapatılması beklenildiği için Sadun Aren'in liderliğinde Sosyalist Birlik Partisi kuruldu. Nitekim TBKP 1991'de Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı.
2001 yılında Sosyalist İktidar Partisi adını TKP olarak değiştirerek halen yasal olarak siyaset yürütmeye devam etmektedir.